Resimlerim Hakkında Yazıyorum,

Zeynep Selçuk
2 min readSep 3, 2020

Resimlerim hakkında yazıyorum, resimlerimse bir hatıra. Resmimin hatıra olmasından anlaşılması gerekeni, onlar hakkında yazdığım şiirler, öyküler, denemeler kimi zamansa tek bir cümle açıklayacak. Her yazımda başka bir tuval ve akrilik birlikteliğiyle ortaya çıkan ilhamlarıma bu platformda yer vereceğim.

Yazdıklarım okunurken, resimle ilgili ilk bakışta önemli olduğunu düşündüğüm ana ilkelerimin “Resimlerim Hakkında Yazıyorum,” başlıklı bu yazıda toplu bir şekilde yer almasının yerinde olduğu fikrindeyim. Böylelikle resimlerim hakkında yazarken kendimi açıklamak için endişelenmeyecek, parantez açmayacak ve tekrara düşmeyeceğim.

Öncelikli olarak, resmim çekingen bir şekilde hislere yaslanmaktadır. Resmim hislere yaslanarak, hatıraları beynimden alıp gözümün önüne getirmekle ilgilidir. Bu yüzden resimlerim hisleri değil, hisleri düşünmemi anlatıyor. Çekingen şekilde hislerle iletişim kurarım zira, hislerle büsbütün tek başına kalmak resim yapmak için elverişli değildir. Hislerle resmin başına oturmak demek, resmi araç olarak kullanmak ve onunla bilinçli bir iletişim kuramamak anlamına gelmektedir. Bununla birlikte hisler değişken olduğu için mühim olan hislerin özünü anlamaktır. Dolayısıyla, nihai amaç olarak resim ve hatıraların anlamını kazmak benim için esastır.

Resmin hatıra olmasıyla, doğrudan bir gerçekliği aktardığım düşünülmemelidir. Resimdeki hatıralar objektif olarak yaşanmış olabileceği gibi, yaşanmış olması gereken hatıralar veyahut gelecekte bir gün hatıra olması umulan tuval kareleri dahi söz konusu olabilir. Gerçekliğin doğrudan temsili şeklinde tuvallerin söz konusu olmadığı fırça darbelerimden de kolaylıkla anlaşılabilir. Bilinçli olarak, ilkel vurgularla hatıranın varlığını hatırlamak yoluna da sık sık giderim.

Darbelerim, çizgilerim ve teknik birçok detayda yetkin olduğum yönünde hiçbir iddiam yoktur. Bu iddiasızlık çalışkan olmamak, gelenekseli öğrenmemek veyahut rastgele, hobi vari yaklaşımla resimle ilişki kurmak şeklinde anlaşılmamalıdır. Resim hatıra olunca, gördüğümün benim içime sinmesi mühim olandır. Dolayısıyla kendi içime sinecek şekilde çalışırım, okurum, gelenekseli öğrenirim. Resmim ben ona bakıp dizeler, satırlar yazmaya başladığım anda, mutluluk çığlıkları attığımda bitmektedir.

Kişinin kendi kendini alkışlamak düzeyindeki bu kişisel mutluluk çığlığını alenileştirmesi ve onun hakkında yazması ise, sanatla seslenmek anlamına gelmektedir. Seslenmedeki bu çocuksu hevesimin nedensellik bağına dair açıklamamı yazarak değil, fısıldayarak dile getirmemin uygun olduğunu düşünüyorum. (fısıldayarak) İlham olanın “ilham” olduğundan haberdar olması saiki ile sesleniyorum. (salonun en arka koltuğunda oturan, her zaman bilet almakta geciken seyircinin duyacağı sesle) Resmimin hatıra olmasından anlaşılmasından gereken ana sentez budur.

--

--